Organ Bağışı Haftası
04 Kasım 2024

Organ bağışı nedir?

Organ bağışı tamamen gönüllülük esasına dayalı tıbbi bir uygulamadır. Türkiye'deki tüm beyin ölümleri Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Merkezi tarafından takip edilir. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra ilgili hastanedeki organ nakli koordinatörü kişinin yakınları (öncelikli olarak birinci derecede yakınları) ile görüşür. Yakınlarının organ bağışı için onay vermesi üzerine kadavranın organları diğer hastalara yeni bir yaşam fırsatı sunmak üzere nakledilir. Kişi sağlıklıyken, ölümünden sonra organlarının bağışlanması için onay verdiyse nakil merkezi bu konu hakkında bilgi sahibi olur ve organların nakledilmesi için harekete geçer. Dolayısıyla organ nakli tamamen gönüllülük ilkesine dayalıdır.

Organların bir kısmı ya da tamamı, beyin ölümünden sonra başka kişilerin tedavisinde kullanılmak üzere bağışlanabilir. Bunun için kişinin 18 yaşını doldurmuş olması ve kendi hür iradesiyle organ naklini istiyor olması yeterlidir. Bağış için kişi, sağlık müdürlüklerine, yetkilendirilmiş özel ve devlet hastanelerine ya da sağlık ocaklarına başvurabilir. Organ bağışı formunun doldurulmasının ardından kişiye organ bağışçısı olduğuna dair kart verilir ve bu bilgi, Sağlık Bakanlığı'na ait Organ ve Doku Bağışı Bilgi Sistemi'ne girilir. Bu bilgiye bakanlık yetkilileri haricinde kimse ulaşamaz. Ancak organ bağışı kartının, tek başına bir hükmü yoktur. Kişinin bağışçı olması ve bağış kartını yanında taşıması, organ naklini gerçekleştirmeye yeterli değildir. Kişinin beyin ölümünden sonra yetkililer sistem üzerinden kişinin bağışçı olup olmadığını sorgular. Eğer kişi bağışçı ise, kartın varlığına bakılmaksızın doku ve organlar, diğer hastaların hayatını kurtarmak üzere kişinin ailesinden talep edilir. Ailenin kararı, bağışın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin kesin hükmüdür. Ancak kişinin organ bağışçısı olması, aile için vasiyet niteliğinde olduğundan genellikle ailenin karar vermesini kolaylaştırır.



Organ bağışının önemi

Toplum üzerinde organ bağışı hakkındaki en büyük korkulardan biri, kişinin organ bağışçısı olduğunun öğrenilerek kötü niyetli kişiler tarafından bu bilginin kullanılmasıdır. Bu tür gerçek olmayan söylentiler yüzünden pek çok kişi organ bağışından vazgeçmektedir. Kişinin organ bağışçısı olup olmadığını yalnızca Sağlık Bakanlığı yetkilileri bilir. Dolayısıyla herhangi bir kişinin, organ bağışçısı olup olmadığının üçüncü şahıslar tarafından öğrenilmesi mümkün değildir. Organ nakli canlıdan canlıya ya da kadavradan yapılabilir. Canlıdan canlıya organ nakli genellikle böbrek, karaciğer ve akciğer gibi organlar için uygulanır. Çoğunlukla aile içindeki kişiler arasında yapılan bu nakil tipi, hastanın hayati tehlikesinin olduğu ve ilgili organın nakil yolu ile yenilenmesi sayesinde iyileşme olasılığının belirlenmesinden sonra yapılır. Bu durumda hastaya gönüllü olarak organ bağışlayacak olan kişi, sağlık taramalarından geçirilir. Kan ve doku uyumu kontrol edilir. Bağışçı, tek böbrek ile hayatını devam ettirebileceğinden böbreğinin biri hastaya nakledilir. Karaciğer ve akciğer gibi organlar ise bağışçıdan tamamen alınmaz. Bunun yerine ilgili organın bir bölümü alınarak hastaya nakledilir. Organ bağışının önemi bu noktada ortaya çıkar. Canlıdan canlıya yapılan nakillerde, az da olsa bağışçı için risk bulunur. Bu durum organ bağışının ne denli önemli olduğunun da bir kanıtıdır. Toplum bazında yeterince organ bağışı olması durumunda canlıdan canlıya doku ve organ nakli oranı oldukça alt seviyelere iner. Donörün hayattayken bağışçı olması durumunda ilgili doku ve organlar, organ nakli bekleyen hastalar için büyük bir umut olur. Özellikle kalp ve pankreas gibi hayati organların nakli canlıdan canlıya nakli mümkün değildir. Bu organlara ihtiyacı olan kişilerin hayata tutunmasının tek yolu bağışçılardır. Kişinin beyin ölümünün gerçekleşmemesi durumunda organlarının alınması ise mümkün değildir.